Öyle saçma günler yaşıyoruz ki...
Şunun şurasında 15 günden az kaldı referanduma ama hâlâ insanlar ne için oy kullanacaklarını bilmiyor!
Evet iddia ediyorum bilmiyor.
Aylar önce,Meclis'teki Anayasa değişiklik görüşmeleri sırasında toplumda herkes Anayasa uzmanı olmuştu.Sabahlara kadar devam eden görüşmeler üzerine bilen bilmeyen ahkâm kesiyordu ekranlarda.Bu kadar da değil üstelik,sokak röportajları yapılınca görüyorduk ki her ev sessiz sedasız birer Anayasa profesörü yetiştirmiş de haberimiz yok!
Her sokak başında bir Mümtaz Soysal,her alışveriş merkezinde bir Kezban Hatemi var...
Paketin içeriği hakkında öyle atıp tutuyor ki insanlar değme profesörü cebinden çıkartır vallahi...
Ama asıl sıkıntılı grup "tatlı su önderleri"
"Efendim,ben 12 Eylül'cülerle hesaplaşmak için evet diyeceğim,yıllardır bugünü bekledim" Sanırsın ki o sıkıntılı günlerde,250 bin insan bir gecede gözaltına alınıp kıçlarına cop sokulurken ortalığı birbirine katmış arkadaş...O garibanlar elektrik altında bağıra çağıra işkence görürken kendisi de ses çıkartmış...
Nerdeee?
Hele uyduruk filmlerini "toplumsal içerikli"diye millete ittirip "toplumcu" olan bazıları yıllar sonra "kır şişeyi dön köşeyi" hesabından zenginleşince bir anda demokrat oluvermediler mi,en çok o dokunuyor kanıma...
12 Eylül'cülerle hesaplaşacakmış...Pabucumun demokratı!
Aslında şaşırmamak gerek,bu insanlara sanatçı diyen hatta abartıp "usta" sıfatını yakıştıran bizlerde kabahat.Toplum ne olduğunu,nereden geldiğini şaşırınca böyle olması kaçınılmaz çünkü...
Dün Müjdat Gezen'i izledim bir programda,kendisine sorulan "paketin içinde sizi en rahatsız eden nedir" sorusuna öyle bir yanıt verdi ki,hani yakınımda olsa atlayıp yanaklarından şapır şupur öpecektim."Beni ilgilendiren paketin içi dışı değil,ben bu toplumun yani bu geminin nereye gittiğiyle ilgileniyorum ve görüyorum ki bu gidiş gidiş değil!Biz hepten faşist bir yönetime sürükleniyoruz.O yüzden (hayır) diyeceğim ben bu referandumda.Çünkü 12 Eylül berbattı,benim ayağıma kitap yazdım diye zincir vurdular ama bu sivil 12 Eylül daha da berbat"
Yıllar önce kendisiyle yaptığım bir röportajda zamanın Futbol Milli Takımı Teknik Direktörü Mustafa Denizli ilginç birşey anlatmıştı.Mustafa hoca geceleri kamptan döndükten sonra evine hemen giremezmiş.Önce arabasının farlarını kapatır apartmanı kolaçan edermiş uzaktan. Korktuğu da apartmanın kapıcısı...
Çünkü bu arkadaş tadını o kadar kaçırmış ki işin,artık takım için tavsiyede bulunmayı falan geçmiş,ufak kağıtlara kadro yapıp-hem de alternatifli- her gelişinde eline tutuşturuveriyormuş hocanın.Bunu anlattıktan sonra da demişti ki Denizli "anladım ki bu ülkede siyasetle futboldan anlamayan kimse yok"
Hâl böyle olunca ne söylesek boş,zaten söylenmesi gerekeni de yıllar önce atalar söylemiş:
Kılavuzu karga olanın burnu boktan kurtulmaz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder